PDR İLE İLGİLİ ARADIĞINIZ HERŞEY VE DAHA FAZLASI BURADA
  Hayal Kırıklığı
 

CÜNEYD SUAVİ'den bir öykü...
Yaşlı adam, bir konfeksiyon mağazasına ait vitrine
uzun uzun baktıktan
sonra, ilerideki yeşillikte oynayan çocukların en
zayıfına dönerek :
* Küçüüük!... diye seslendi. Bana biraz yardımcı
olur musun?
Çocuk, hafta sonlarında yaptıkları misket oyununu
ilk defa kazanmış
olmasına rağmen arkadaşlarını bırakıp geldi. 7-8
yaşlarındaydı ve
üzerindeki elbiseler, "tek kelimeyle" dökülüyordu.
Yaşlı adam, çocuğun saçlarını okşadıktan sonra :
* Vitrindeki elbiseyi giymeni istemiştim, dedi.
Bakalım üzerine
uyacak mı?
Çocuk, bu teklifi ilk önce şaka sandı. Ama adam son
derece ciddiydi.
Onunla birlikte mağazaya girerken, ilk önce rüyâda
olup olmadığını, daha
sonra da şimdiye kadar yeni bir elbise giyip
giymediğini düşündü.
Genellikle ailedeki büyük çocuğa alınan veya
komşular tarafından verilen
giyecekler, elbiselerin ona dar gelmesiyle birlikte
ortanca kardeşe
kalır, birkaç sene sonra da dizleri aşınmış veya
delinmiş vaziyette
kendisine yamanırdı.
Ama "her zaman hasta" dedikleri babasının ne kadar
zor para kazandığını
bildiğinden, bu işe bir kere bile itiraz etmemişti.
şimdi ise, ilk defa
yeni bir elbisesi olacaktı. Üstelik de bayrama üç
gün kala...
Çocuk, yaşlı adamın gösterdiği elbiseleri
giydiğinde, büyümüş olduğunu
ilk defa farketti. Çizgili kadifeden yapılmış
pantolon, bacaklarının ne
kadar uzun olduğunu ortaya koyarken, yeni ceketi de
omuzlarını iyice
geniş göstermişti. Fakat hepsinin üzerine giydiği
kaban bir başkaydı ve
artık üşümeyecekti. Çocuk, biraz önce kazandığı
misketleri onun cebine
bıraktığında, iyice keyiflendi. İrili ufaklı
misketler, gayet derin olan
ceplerin bir köşesinde kalmıştı. Demek ki her bir
cep, en az elli
misket alabilirdi.
Yaşlı adam, çocuğu sağa sola döndürdükten sonra,
elbiselerin
paketlenmesini istedi. Ve iş tamamlandığında,
tezgâhtara dönerek :
* Elbiseleri torunuma alıyorum, dedi. Kendisine
sürpriz yapacağım
için, onları bu çocuğun üzerinde denedim. İkisinin
de boyu falan aynı
da...
Çocuk, bir anda beyninden vurulmuşa döndü ve ne
diyeceğini bilemedi.
Ama artık büıüdüğüne göre, bir şey belli
etmemeliydi. Aynaya son bir
defa baktıktan sonra, üzerindekileri yavaşça
çıkartarak bir kenara
fırlattığı eskileri giydi.
Adam, elbiselerin torununa uyacağından emindi.
Yaptığı hizmet için
çocuğa bir ciklet parası vermek istediğinde, onu
yanında göremedi.
Haylaz velet, belli ki bu işten sıkılmıştı.
Çocuk, arkadaşlarının yanına döndüğünde, bir kenara
çekilerek onları
seyretmeye koıuldu. Ve bütün ısrarlara rağmen oyuna
katılmadı.
Arkadaşları :
* Niçin oynamıyorsun? diye sordular. En güzel
misketleri sen
kazanmıştın.
* Çocuk, inci gibi yaşlar süzülen gözlerini
arkadaşlarından
kaçırmaya çalışırken :
* Misketlerim, bu elbiselere yakışmayacak kadar
güzeldi, dedi. Bu
yüzden onları, bayramlık kabanımın cebine sakladım.
******
ASLINDA HER YAŞTA AMA FARKLI ŞEKİLLERDE HEP BİRİLERİ
TARAFINDAN
KANDIRILIP
SONRA DA BİR KENARA FIRLATILMADIK MI??
İŞİMİZDE - AŞKTA - DOSTLUKTA - ARKADAŞLIKTA - BELKİ
DE AİLEMİZDE..
KİMİN UMURUNDA -BİR BAŞKASININ- DUYGULARI,
HİSSETTİKLERİ VEYA
KANDIRILMASI?
GÖZYAŞLARI YA DA KALP KIRIKLIKLARI?
BÜTÜN BİR ÖMÜR BOYU KALAN İZLER ??
NE YAZIKKİ KÜLLİYEN HİÇ KİMSENİN...
KEŞKE.... KEŞKE.... FARKLI OLABİLSEYDİ HERŞEY.> BİRAZ DAHA İNSANCA, BİRAZ DAHA HASSASCA, DÜRÜSTCE VE BİRAZ DAHA YÜREKLİCE...

 
 

P
D
R
 
 

http://KENDİ

Free Website Counters
Free Website Counters
Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol